Öylesine bir gün
Sabah neşe içinde uyanmalı insan. Mümkünse saat çalmamalı. Doğası nasıl gerektiriyorsa öyle uyanmalı. Çocuklar koşup zıplamalı yatağa. Bağrış, çağrış, kahkaha olmalı yatakta. Nasıl uyandığını, nasıl o banyoya gelip suyu yüzüne çarptığını anlamamalı insan. Öyle doğal, öyle kendiliğinden, öyle şükür dolu olmalı sabahlar…
Kahvaltı sofrasında ne olduğu değil, kahvaltıdaki muhabbet önemli olmalı. Geceyi renklendiren rüyalar yorumlanmalı, o günü planlamalı ve aile arasında eski bir hikaye ile sataşılmalı birbirine. Bir kaç da kedi varsa etrafta, oh değme keyfine; kalanlarla beslenmeli kediler ve o arada sofra toplanmalı.
Kahvaltı bitince insanı saran o rehavete kapıp koy vermeli kendini. Türk kahvesi en güzel bu anlarda iyi gider. Yanında kaçamak bir tel tütün de ne iyi olur, değil mi? Çocuklar kendilerini o güne hazırlama şansını, kendilerine ait hissettikleri bir yerde, işte o sakin zamanda bulabilmeliler.
Sonra planlar dile gelmeli. Çünkü çocuklar düzen sever, bilmek ister, kontrol altında olduğundan emin olmak isterler dünyalarının. Dahil olabilmelerinin en kolay yoludur çünkü bu, aileye de dünyaya da.
Gün başlar…
Gidilecek yerler varsa, durmayın; çantanıza bir kaç meyve, biraz kuruyemiş atıverin, çıkın yola. Atlayın bisiklete, arabaya, trene, vapura; bazen tabana kuvvet, yolun sizi götürdüğü yere; ya da bir hedefe. Bırakın çocuklar belirlesin hızınızı. Yolda durun, bakın oraya buraya… Bir minik taş parçası için on dakikanızı harcayıverin, bir şeycikler olmaz… Bir bulutu takip edin, onun şekli bozulana kadar kımıldamayın yerinizden. Belki birer meyve de yersiniz bir bankta veya bir ağacın altında.
Keşfedin yerküreyi.
Emin olun o her gün geçtiğiniz yolda ne cevherler saklıdır bir kulak verseniz. En çok da çocuklarınızı dinleyin, en iyi öğretmen, en iyi rehber, en yüce ruh onlar. Şans verin kendinize bunun farkına varmak ve tadını çıkarmak için.
Gün kızıla çalar…
Akşam eve dönünce yorgun argın keşiflerden, bir sıcak yuva hissetmeli insan. Kendini en çok da evinde, ailesi ile beraberken bırakmalı. O tatlı yorgunluğu bacakların, günün güzelliklerine kahkahalar atılırken dinlenmeli. Sıcak bir duşun ardından, herkes yataklarına çekilip kitabına gömülünce, bir minik kıkırdama başlatabilmeli eğlenceyi. Bütün yalın ayaklar, anne-baba yorganının altında buluşup, sarılıp minik kollar minnet dolu boyunlara, uykunun tatlı rehavetine teslim olmalı…
Gün dediğin, başladığı gibi plansız, sürprizli, neşeli ve şükür dolu geçmeli… Her biri gidiveren ve geri gelmeyen sayılı yaprak değil mi takvimde…
Kıymetini bilmeli…
Yorumlar
Yorum Gönder